Son Haberler
Can Güvenliği Ve Kurumsal İhmalin Anatomisi - Bizimeller 23 Gazetesi - Elazığ Haberleri

Can Güvenliği Ve Kurumsal İhmalin Anatomisi

Yazar: Nur KARABULUT | 20.11.2025
Can Güvenliği ve Kurumsal İhmalin Bir Anatomisi
Nur Karabulut
Hamburg’dan İstanbul’a gelmiş bir aile… İki küçük çocuk, anne ve baba. Turist olarak geldiler ve tabutla döndüler. Ne bir savaş vardı ne de bir doğal afet. Türkiye’de insan canı ne zaman bu kadar ucuzladı? Bir otel odasında sızan kimyasalın, havalandırması olmayan bu mekânda ölümcül bir tuzağa dönüşmesini üzülerek seyrettik.
9 Kasım 2025’te İstanbul’a gelen aile fertleri, Fatih’te Harbour Suites Old City otelinde kaldı. Ortaköy’de midye ve diğer yiyecekler tükettikten sonra aniden rahatsızlanan iki çocuk (6 ve 3 yaş) ile anne Çiğdem Böcek hastaneye kaldırıldı ve yapılan tüm müdahalelere rağmen Masal ve Kadir ile anne hayatını kaybetti. Baba Servet Böcek ise 17 Kasım’da entübe halde vefat etti.
Bu olay turizm güvenliği ve kurumsal denetimin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Burası Türkiye: İnsanların kaderini deprem değil, bazen bir asansör boşluğu, bir yangın merdiveni, bazen de bir böcek ilacı belirliyor.
“Bir ülkeyi anlamak istiyorsanız, insanların nasıl öldüğüne bakın” der Albert Camus çünkü ölüm yalan söylemez. İstatistikler manipüle edilebilir, manşetler değişebilir, anlatılar sansürlenebilir fakat ölüm biçimleri, o toprakların gerçek karakterini sessizce kulağınıza fısıldar.
Olayın ilk şüphelisi sokak lezzetleriydi. Oysa mevzu, sistemli bir çürümenin artık kaçacak yer bırakmamasıdır. Havalandırması olmayan bir oda, kaydı tutulmamış bir pest kontrol işlemi ve pervasızca kullanılan kimyasallar…

Turizm Sektöründe İhmal Zinciri
Turizm gelirleri mi artmış… Çok güzel. Peki o gelirlerle ne yapıyoruz? Süslü reklam videoları, uluslararası fuarlarda dev stantlar ve gökdelen büyüklüğünde tanıtım ekranları ama iş otelin yangın sensörüne, havalandırmasına ve ilaçlama protokolüne gelince bütçe yok.
Otellerimiz ne kadar güvenli sorusunu da ilk kez sormuyoruz ülke olarak. Kartalkaya’daki büyük yangın hâlâ hafızalarımızda. 21 Ocak 2025’te, Kartalkaya’daki Grand Kartal otelinde, 78 kişi hayatını ihmal ve denetimsizlik yüzünden öldü. Kimse “Bu nasıl olur?” sorusunu yanıtlamadı. Sadece “Soruşturma sürüyor” dendi. Bu ülkede “soruşturma sürüyor” demek aslında herkes bilir ki şu anlama gelir. “Unutulmasını bekliyoruz.”
Aradan bir yıl bile geçmeden bu kez başka bir şehirde, başka bir otelde, bambaşka bir ihmalle karşı karşıyayız. Bu ülkede turizm sektörü ihmal üretiyor, devlet bu ihmalleri denetleyemiyor ve sonuçlarını ise insanlar canıyla ödüyor.

Uluslararası Yankılar ve Diplomatik Boyut
Alman haber ajansı dpa’nın haberine göre, aile üyelerinin Alman vatandaşı olduğu doğrulandı. Haliyle, Alman konsolosluk yetkilileri süreci yakından takip etti. Dört kişilik bir ailenin tatildeki ani ölümü şimdi Almanya’nın manşetlerinde. “İstanbul’da ölümcül otel” başlıkları Avrupa basınında dolaşıyor.
Tabii olay uluslararası medyaya sıçrayınca işler değişti. Almanya “Bu nasıl şey?” diye sordu. Biz ise pervasız ve rahatız. “Açıklama yapılacak fakat olay unutulsun biraz öyle.”
Oysa bu facia kolaylıkla; ülkemiz için turist akışları, sigorta primleri, otel rezervasyonları ve ülke markası açısından reel ekonomik sonuçlara dönüşebilir. Türkiye’nin turistler için de artık pahalı bir ülke konumuna zaten gelmişken artık güvenli de değil.

Denetimsizlik, Hukuki Boşluklar ve Sağlık Riski
Kimyasal ilaçlamayı rastgele yapan firmalar mı dersiniz, ruhsatsız ürünler ve internetten alınabilen öldürücü maddeler mi… Türkiye’de profesyonel fumigantların perakende satışı yasak olabilir, ama internetten “bir tıkla ölüm” sipariş etmek mümkün. Gümrük kontrolü ise kaderin insafına kalmış durumda.
Kapı altından sızan gaz, aslında denetim gücünün boşluğudur. Her trajedi bize aynı haklı soruyu sorduruyor. Türkiye’de insanlar neden hep önlenebilir nedenlerle ölüyor? Bir sonraki haberimiz “Turistlere gaz odası gibi bir otel odası” mı olacak?
Turizm Markası Üzerine Etkiler ve Reform Önerileri
Bir ülke kendini dünyanın en güvenli destinasyonlarından biri olarak tanıtabilir ama turistler bir otelde zehirleniyorsa, bu cümlenizin hiçbir değeri kalmaz. Yaşanan bir olay, ertesi gün rezervasyonlara, fiyat politikasına ve uluslararası raporlara mutlaka yansıyacaktır.
Güvenlik bir lüksü değil, turizmin temelidir. Söyler misiniz, iyi niyetli bir ziyaretçi, güvenli bir oda bulmayı neden bir şans işine bırakmak zorunda kalsın? Bu yaşanan tablolar artık makyaj tutmuyor. İstatistikler manipüle edilebilir, raporlar geciktirilebilir, sorumlular saklanabilir ama bir otel odasında ölen dört gerçek insan, bir aile size gerçeği haykırır.
Bu aileyi zehirleyen şey midye değil de denetimsizlik, sorumsuzluk ve devasa bir bürokratik körlüktür. Kimse tam olarak hiçbir şeyi bilmiyor çünkü bilmek isteyen yok. Bilse sorumluluk alacak. Sorumluluk alırsa görev değişecek. Görev değişirse düzen bozulacak.
Sorulması gereken asıl soru ise belki de şudur. Aynı acı bir daha yaşanmadan önce, üzerimize düşeni yapabilecek miyiz?
Nur KARABULUT
Ana Sayfaya Dön