İnsanoğlu dünyaya gözünü açtığında ilk anne, baba veya kaderde yazılı ne ise onu görür. Bazen çok kısa sürede hayata veda eder. Kendisine verilen ömür içinde hep bir savaş ve kavga vardır.
Her gün yaşanan aile travmaları, kendi şehrinde, ülkesinde, dünyada hep bu kavga ve savaşları izler, görür. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar travmalara neden olur. Yaşadığı sürece içinde fırtınalar kopar, her mevsimi bir anda yaşar.
Böylece insanoğlunun olduğu her yerde kavga ve savaşlar bitmez. Bu dünyaya sığmayan insanlar, dünya tapusunu alma isteği içinde çırpınırken bir metre mezar yerine razı olur.
Böylece mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini yemeye devam eder. Bu kavgalı dünyada ruhunun lezzet alacağı, vicdanın rahat edeceği ortamları yakalayıp; vatan, millet, ahiret için sermaye oluşturan kazançlı çıkar.
Mücadele önce kendinden başlar. Kendini yenemeyen başkasını yenemez, ikna edemez. Asıl ruhu ile barışık olan kazanır.
Bedenler değil, akıl ve vicdanlar bedeni yönetir. Dünyayı yönetenler aslında kompleks içinde olup kendini bilmeyenlerdir.
Dünyada, ülkede, şehirde, ailede büyük ve küçük savaşlar devam ediyor. İslam barış dinidir. Ama Müslüman ülkeler kendi aralarında yıllarca savaşmaya devam ediyor.
Kendi örnek olmadığı için diğer ülkelere de tesir edemiyor. Herkes dünyanın düzelmesini ister ama gayreti komşusundan bekler.
Egosu yüksek, karakteri zayıf, inançsız ve eğitimsiz toplumlar hep geride kalır ve kalmaya devam eder.
Bu karmaşık dünyada kendimiz ve ailemiz ile birlikte okuyarak ve hedef belirleyerek huzur buluruz, faydalı oluruz. Mutlu bir dünya ve barış için çalışıp çabalamak gerekir.
Herkes kapısının önünü süpürse her yer tertemiz olur. Mutlu yarınlar için haydi hepimiz okuyalım, başarılı olalım. Her sektörde başarı elde edip mutlu olalım.
Kendi içimizdeki ve dünyadaki savaşlara “hayır” diyelim. Çünkü hayvanların dünya savaşları yoktur. Akıllı geçinen insanoğluna savaşlar yakışmaz.
Selam ve muhabbetle
